Lenf Sistemi Hastalıkları
Selülit, Lenfödem ve Lipödem:
Benzer Nedenler ve Birlikte Tedavi Yaklaşımları
Selülit Nedir?
Selülit, ya da tıbbi terimiyle gynoid lipodystrophy, ergenlik döneminden sonra kadınların %80-90’ını etkileyen, ciltte dalgalı ve düzensiz bir görünüm oluşturan bir durumdur. Selülit, genellikle yağ dokusunun yapısındaki değişiklikler ve bağ dokusunun zayıflaması ile ilişkilidir. Bu durum, estetik kaygıların yanı sıra fiziksel rahatsızlıklara da yol açabilmektedir.
Selülit tedavisi için birçok yöntem önerilmektedir. Bunlar arasında dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite, masaj, kafein içeren topikal ürünler, topikal retinoidler, endermoloji, radyofrekans (RF), odaklanmış ultrason (ABD), lazer, kızılötesi ışık yayan diyot (LED) ve akustik dalga tedavisi (AWT) gibi çeşitli teknikler yer almaktadır. Bütüncül tedavi yaklaşımı gerekmektedir.
Lenfödem Nedir?
Lenfödem ise, lenfatik sistemin drenajındaki bir başarısızlıktan kaynaklanarak ödem oluşumuna neden olan klinik bir durumdur. Danimarkalı biyologlar Emil ve Estrid Vodder tarafından 1936’da geliştirilen manuel lenfatik drenaj (MLD) tekniği, lenfödem tedavisinin ana direklerinden biridir. MLD, lenfatik dolaşımı teşvik ederek, dermiste interstisyel boşluklar arasında biriken sıvıları boşaltmayı amaçlar. Bu teknik, özellikle lenf sıvılarını ortadan kaldırmak ve ödemi azaltmak için yüzeysel ve nazik manevralar içerir.
MLD’nin selülit ile ilişkisi de önemlidir. Selülit, dermal bağ dokusundaki metabolik değişiklikler ve sıvı birikimi ile bağlantılıdır. Bu nedenle, MLD tekniği selülitli cildin görünümünü iyileştirmede yararlı olmaktadır. Yapılan çalışmalar, MLD’nin yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkiler yarattığını göstermektedir. Ancak, MLD’nin tek başına etkili olamayabileceği, tedavi sürecinde diğer yöntemlerle birleştirilmesi gerektiği de vurgulanmaktadır.
Lipödem Nedir?
Lipödem, genellikle kadınlarda görülen, alt vücutta aşırı yağ birikimi ile karakterize bir durumdur. Hormonal faktörlerin, lipödemin gelişiminde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Lipödem, genellikle selülit ve lenfödem ile birlikte görülür ve bu nedenle bu durumların birlikte değerlendirilmesi, tedavi sürecinin etkili olmasını sağlar.
Sonuç olarak, selülit, lenfödem ve lipödem gibi durumlar, benzer nedenlere sahip olup, birlikte tedavi edilmeleri gereken durumlardır. Her bireyin durumu farklılık gösterebileceğinden, kişiye özel bir tedavi planı oluşturulması önemlidir. Bu tedavi planı, beslenme düzeni, fiziksel aktiviteler, manuel lenfatik drenaj ve diğer medikal müdahaleleri içerebilir. Bu bütüncül yaklaşım, bu rahatsızlıkların etkilerini azaltmayı ve yaşam kalitesini artırmayı hedefler.
Varis İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Hamilelikte varis, kadınlarda en çok görülen sorunlardandır. Araştırmalara göre yaklaşık olarak hamile kadınların % 40’ı varis problemi yaşamaktadır. Bu dönemde alınan bazı önlemler, doğum sonrası varis riskinin en aza inmesini sağlayabilmektedir. Bu süreçte ne gibi önlemler almanız gerektiği ve hamilelikte varis tedavisi ile ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz.
Hamileyken vücudunuzdaki kan miktarı artar ve damarlarınızdaki yükün çoğalmasına sebep olur. Progesteron (vücudu gebeliğe hazırlayan bir hormon) seviyeniz de yükselir ve kan damarlarınızın duvarlarını gevşetir. Rahmin büyümesi sonucu, vücudun sağ tarafında bulunan büyük damara (alt toplardamar) baskı çoğalır ve bu da bacak damarlarınızdaki basıncın artmasına sebep olur. Bu dönemde varisli damarlar artabilir. Siz büyüdükçe daha da büyür ve belirgin hale gelir.
Ailenizin diğer üyelerinde varis varsa, varis olma olasılığınız daha yüksektir. Kadınlarda erkeklerden daha yaygındır ve eğer sizde varsa, birbirini takip eden her hamilelikte ve yaşınız ilerledikçe daha da artma eğilimindedirler. Fazla kilolu olmak, ikiz veya daha fazla bebek taşımak ve uzun süre ayakta durmak da varis olasılığınızı artıracaktır.
Tüm bunlara rağmen iyi haber, özellikle hamile kalmadan önce varisleriniz yoksa, doğum yaptıktan sonra varislerin iyileşebileceği veya kaybolabileceğidir. Ve eğer iyileşmezlerse, bebeğiniz doğduktan sonra çeşitli tedavi seçeneklerine yönelebilirsiniz.
Ayrıca, özellikle ayak bileklerinizde, bacaklarınızda veya yüzünüzde cilt yüzeyine yakın küçük kan damarlarını fark etmiş olabilirsiniz. Bunlara örümcek damarları denir, çünkü genellikle küçük dalların merkezden dışarı yayılmasıyla örümceğe benzer bir düzende görünürler. (bazen bir ağacın dallarına veya belirli bir deseni olmayan ayrı ince çizgilere benzeyebilirler.)
Bunlar rahatsızlığa neden olmaz ve genellikle doğumdan sonra kaybolurlar.
Hamilelikte varisleri nasıl önleyebilirim?
Aşağıdaki durumlarda hamileyken varisli damarları önleyebilir veya en aza indirebilirsiniz:
- Doktorunuzun kontrolünde günlük egzersizler yapın. Kısa süreli hızlı bir yürüyüş bile dolaşımınızı iyileştirebilir.
- Hamilelik döneminizde önerilen ağırlık aralığında kalmaya dikkat edin.
- Ayaklarınızı ve bacaklarınızı mümkün olduğunca kalbinizin seviyesine veya daha yükseğe kaldırın. Otururken bacaklarınızı bir sandalyeye uzatın ve yastıklarla yükseltin.
- Otururken bacaklarınızı veya ayak bileklerinizi üst üste çaprazlamayın.
- Uzun süre oturmayın veya ayakta durmayın. Dinlenmek için sık sık mola verin.
- Doktorunuz önerdiyse varis çorabı giyinmeye devam edin. Çeşitli türleri olan bu çoraplar sayesinde bacaklarınızdaki kan dolaşımının daha düzenli olacaktır.
Aşağıdaki durumlarda hamileyken varisli damarları önleyebilir veya en aza indirebilirsiniz:
- Doktorunuzun kontrolünde günlük egzersizler yapın. Kısa süreli hızlı bir yürüyüş bile dolaşımınızı iyileştirebilir.
- Hamilelik döneminizde önerilen ağırlık aralığında kalmaya dikkat edin.
- Ayaklarınızı ve bacaklarınızı mümkün olduğunca kalbinizin seviyesine veya daha yükseğe kaldırın. Otururken bacaklarınızı bir sandalyeye uzatın ve yastıklarla yükseltin.
- Otururken bacaklarınızı veya ayak bileklerinizi üst üste çaprazlamayın.
- Uzun süre oturmayın veya ayakta durmayın. Dinlenmek için sık sık mola verin.
- Doktorunuz önerdiyse varis çorabı giyinmeye devam edin. Çeşitli türleri olan bu çoraplar sayesinde bacaklarınızdaki kan dolaşımının daha düzenli olacaktır.
Evet, varisden kurtulmak mümkündür. Eğer varis tedavisinde doğru tanı ve doğru haritalama ile sorunun temeli tespit edilip, bu doğrultuda en uygun tedavi ile varislerinizden kurtulabilirsiniz ve tekrarlama ihtimali en aza iner.
Malesef genç yaşlarda varis problemi oluşabilmektedir. Bunun en temel nedenlerinden biri genetik faktörlerdir. Genetik olarak varise uygun bir yapınız varsa ve bunun yanısıra yaptığınız iş veya yaşam tarzınızdan kaynaklı (spor vb.) sürekli ayakta kalıyorsanız varis problemi yaşama olasılığınız yüksek olacaktır.
Özetleyecek olursak:
- En büyük neden kalıtsal olmasıdır.
- Meslek hastalığı (ayakta fazla durulan işler),
- Obezite ve spor yapmamak,
- Günlük yaşamınızda fazla hareket etmemek,
- Doğum ve sık aralıklarla fazla veya çoğul doğum yapmak.
- Sigara, alkol gibi maddelerin fazla tüketilmesi.
Bir diğer sebep de damar tıkanıklı olan kişilerin kan sulandırıcı ilaç kullanılmamasıdır. Bu toplardamar içinde pıhtı oluşumuna ve bunun sonucunda ölüme kadar gidecek sonuçlar oluşabilir.
Varisler bir kez ortaya çıktıktan sonra kendiliğinden düzelmezler. İlerleme hızını azaltmak için alınacak önlemler arasında;
- Sağlıklı bir kiloda kalmak ve günde 20-30 dakikalık düzenli yürüyüşler yapmak,
- Ayaklarda sabit bir pozisyonda geçirilen sürenin uzunluğunu azaltmak yardımcı olabilir ve gün içinde ayakta durma ve oturma pozisyonları arasında geçiş yapmak da damarlardaki baskıyı azaltacaktır.
- Kan dolaşımınızı iyileştirmek için egzersiz yapın.
- Doktorunuz öneriyorsa varis çorapları kullanın .
Varis çorapları, tedavi sonrasında giymenizi tavsiye edebilir. Bunlar, kanın kalbinize daha kolay akabilmesi için bacaklarınıza yeterince baskı uygular. Ayrıca şişmeyi azaltırlar.
Venöz (toplardamar) yetmezliği ve varis hastaları tarafından sıklıkla kullanılan bir tıbbi çorap türüdür.